Aştığı tapu ve mülkiyet probleminin ardından son dönemlerde büyük bir ivme kazanan ve gelişim gösteren Sultanbeyli, nedense büyük yatırımcılar için tercih sebebi olamadı. Bunun en büyük sebebi ise Sultanbeyli adının akıllara kazınan “geçmiş” izleri…

Dilerseniz gelin önce Sultanbeyli’nin tarihinden söz edeyim;

Sultanbeyli’nin tarihi çok eski dönemlere kadar uzanıyor. Roma ve Bizans imparatorluğu döneminde, Üsküdar’dan Gebze’ye kadar olan bölgenin Tekfurluk yani mülki idare merkeziydi. Bugün Sultanbeyli ilçesinin sınırları içerisinde bulunan, tarihi Aydos kenti ve kalesiyle, Sultanbeyliği ovası civarındaki yerleşim yerlerinin de dâhil olduğu coğrafi bölge, antik çağ ve sonrasında, kavimler yolu üzerinde önemli bir ara istasyon durumundaydı.

Tarihe baktığımız zaman Sultanbeyli’nin 1328 (H.728) yılında Orhan Gazinin emriyle, Akça Koca, Konur Alp ve Abdurrahman Gazi komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından fethedildiğine rastlanıyor. İlk köy olarak kurulan Sultanbeyli, TEM Otoyolu’nun içinden geçmesi ile cazip hale geldi. 1985-1987 yılları arasında hızlı yapılaşma faaliyetinin neticesinde Sultanbeyli bugünkü haline ulaşmış oldu. 31 Aralık 1987 tarihinde Sultanbeyli köyünde belediye kurulması kararı alındı. Ancak ilk belediye seçimleri 26 Aralık 1989 yılında yapıldı. 1992 yılında da Sultanbeyli ilçe oldu…

Sultanbeyli ilçesi hem tarihi hem de stratejik bir ilçe. Tüm siyasi partilerin farklı baktığı ve özel önem verdiği ilçe olan Sultanbeyli, Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ve ekibinin girişimleri sonucunda mülkiyet problemini aştı. Taşınmazların değer kazandığı ve her geçen gün yatırımların arttığı kente sadece büyük yatırımcılar uğramadı.

“Geçmiş”

Ne yazık ki geçmişte ilçemiz, 28 Şubat da dahil olmak üzere çok şeye maruz bırakıldı, medyada çarşaf çarşaf karalamalarla alaşağı edilmeye çalışıldı. Artık bunları geride bırakıp kentimizi parlayan yıldıza dönüştürmeliyiz…

Sultanbeyli’nin en stratejik ilçe olmasına rağmen büyük yatırımcılar için cazibe merkezi olamamasını sorgulamaya başladığımda hemen hemen her kesimden, içerisinde “geçmiş” kelimesinin yer aldığı farklı yanıtlar aldım. Yani birçok kişi Sultanbeyli’nin geçmişte maruz bırakılarak konu edilen kötü anılardan dolayı cazibe merkezi haline gelemediğini savunuyor… kenti yöneten yöneticilerin sarf ettiği gayretleri yok saymak mümkün değil fakat bazen bir değişiklik her şeyi baştan yazabilir..

Yeşil…

Peki bu durumda ne yapılmalı? Yanıt çok basit: isim değişikliği. Gelişen ve tapu sorununu aşmış bu şehre yeni bir isim verilirse bu ilçe hedeflerine o kadar kolay ulaşır. Esnafından vatandaşına her kesim kazanır. Geçtiğimiz günlerde medya mensuplarıyla bir programda bir araya gelen belediye başkanı Hüseyin Keskin de konuya yeşil ışık yakmıştı. Naçizane öneriniz ne olur? diye sorarsanız, yeşile bürünen ve her geçen gün yeşille anılan bu şehre, içerisinde ‘yeşil’in olduğu bir isim verilebilir ya da bir kamuoyu yoklaması yapılabilir.

Sultanbeyli’nin adı değişmeli mi? Bence değişmeli.