AK Partinin temeli atılırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yola inanmışlarla çıkmıştı. 18 yıllık başarısını da inanmışlarla sürdürdü. Fakat zaman içerisinde İnanmışların yerine ikna edilmişler geçince sorunlar meydana geldi. Bana göre ikna edilmişler iki kesime ayrılır. Bir kesim vatansever olduğu için ikna olur. Bir kesim menfaatsever olduğu için ikna olur. Aslında bu son kesimin ikna edilmeye de ihtiyacı yoktur. Onlar bir yolunu bulur ve kendilerini ikna edilmiş olarak gösterirler. AK Partinin son seçimde zayıflamasının en önemli nedenlerinden biri budur. Aslında tek neden bu da değil. AK Parti her seçimde sokak siyasetini iyi yaparak başarıya ulaştı. Ama bu son seçimde salon siyasetine yöneldi. Sanki birileri bilerek salonlara mahkum etmeye başladı. Deyim yerindeyse hep körler sağırlar birbirilerini ağırladı. Belediye Başkan adayının etrafı çelik duvarlarla örüldü, vatandaş yaklaştırılmadı, samimi bir atmosfer oluşmadı. Sevgisini göstermeye çalışanların kimlikleri sorgulandı, ekonomi yerine beka denildi gibi birçok yanlışı sıralayabiliriz. Ama en önemlisi inanmışların büyük bir kesiminin dışlanması ve menfaatsefer ikna edilmiş görünümündeki kişilerin çoğalmasından kaynaklandı bu düşüş. Bir de ‘insanlar memleketlerine muhtarlık için oy kullanmaya gitti, gidenlerin %80’ı AK Partiliydi’ kılıfını rapor edenler oldu. Ne kaybedenin mazereti, ne kazananın mahareti biter…

 31 Mart seçiminden sonra değişen ne oldu diye soracak olursak. Bence aynı tas aynı hamam…

CUMHURBAŞKANI UNUTTURULMAK MI İSTENİYOR?

31 Mart seçimin de bir Cumhurbaşkanı olarak Belediye Başkan adaylarını muhatap alması vatandaş tarafından pek benimsenmedi. Açıkçası bende doğru bulmuyordum. Yani bir Cumhurbaşkanı bir Belediye Başkan adayını muhatap almamalı ve onunla polemik yaşamamalıdır. Çünkü o bir Cumhurbaşkanı. Söylemleri yumuşak ve her kesimi kucaklayarak birleştirici olmalı. Ancak Cumhurbaşkanı da olsa Ak Partinin Genel Başkanı olduğu için ister istemez seçime müdahil olması gerekiyor. Çünkü müdahil olmazsa Ak Parti düşüşe geçiyor. 31 Mart yerel seçiminde olduğu gibi. Ak Partiye oy verenlerin %90’ı Recep Tayyip Erdoğan’a oy veriyor. Yani vatandaş kendisini görmek istiyor. Hem Cumhurun reisi hem de Ak Partinin Genel Başkanı olarak. Ama 23 Haziran seçimi için kendisini ekranlardan uzak tutuyor. Neredeyse yok gibi. Kanımca bu bir tuzak ve AK Parti kurmayları da bu tuzağa düşmüş gibi. Koca koca dedeler ve ninelerin Erdoğan’ı görmek için saatlerce miting alanlarında beklediklerini hepimiz biliyoruz. Ama şimdi bu tablodan eser yok. Bence bu plan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı vatandaştan uzak tutmak, unutturmak anlamına geliyor. Şu atasözünün manasını bilmeyen yoktur. “Gözden uzak olan gönülden de ırak olurmuş…”